Ağrı Nedir,Ağrı psikolojik mi yoksa fizyolojik mi,Ağrıyı yenmek için neler yapılabilir,Kronik ağrı ile başa çıkma yolları nelerdir,Kronik ağrının işaretleri nelerdir,Baş Ağrılarının Sebepleri Nelerdir,Migren Nedir,Gerilim Baş Ağrılarının Sebepleri Hakkındaki araştırmamızı Makalenin sanuna kadar okumanızı tavsiye ediyoruz....AĞRILAR
Ağrılar insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Dindirilmediğinde hayatınızın altüst olmasına neden olabilmektedir. Ağrının tek düze bir çözümü veya tedavisi bulunmamaktadır. Ağrı kişiye özgüdür ve hissedilen ağrı yine kişiye özgü olmaktadır. Bu yazımızda ağrıyı sınıflandırma ve temel düzeyde ağrılarla başa çıkmanın yollarını anlatmaya çalışacağız.
Ağrılar aslında bir nimet olup vücudumuzda ortaya çıkan rahatsızlıkları haber veren alarm sistemleridir. Sağlığımız yerinde iken, iç organlarımızın çalıştığını farkedemeyiz. Beş duyumuzdan ve iç organlarımızdan beyne bilgi götüren; beyinden gerekli emirleri getiren sinir telleri vücudumuzun mükemmel bir şekilde çalışmasını ve böylece hayatımızı devam ettirmemizi sağlarlar.
Beynimize, vücudumuzun çeşitli yerlerinden bilgi götüren sinir tellerinden bir kısmı, istihbaratçı gibi çalışarak işlerin yolunda gidip gitmediğini haber verirler. Bu istihbarat birimlerine "feed back" devreleri denmektedir. Feed back devrelerinden gelen istihbarat bilgilerine göre, gerektiğinde, beyinden organlara çalışma tempolarını normalde tutacak yeni emirler gönderilir.
Mesela, vücut ısımız normalde 36,50 olması gerekirken dış tesirler sebebiyle yükselince feed back devreleri derhal beyne haber verirler. Beyin aldığı bilgileri değerlendirerek, vücut ısısını normale indirmek için ter bezlerini faaliyete geçirir. Yine hücrelerdeki besin miktarının düştüğünü farzedelim. Bu durumda kandaki şeker oranı da düşecektir. Feed back devreleri vasıtasıyla kandaki şeker oranının düştüğünü haber alan beynimiz, adrenalin salgı bezlerini faaliyete geçirir. Depo halindeki yedek şeker kana verilerek, kan şekeri seviyesi normale çıkarılır.
Hastalık sırasında, beyin düzeltemeyeceği bir durumla karşılaşınca, hastalık mikroplarının veya başka sebeplerin zarar vermeye başladığı bölgeye ağrı mesajları göndererek bizi uyarır. Biz de ağrımızı dindirmek ve dolaysiyle hastalığımıza çare aramak için doktora koşarız.
Ağrı Nedir?
Ağrıyı iki şekilde ele almak gerekiyor. Birincisi vücudun bir uyarısı olan ağrıdır yani hastaya beni doktora götür diyen bir alarmdır. Buna "akut ağrı" diyoruz. Örneğin böbrek taşı oluşmaya başladığında ağrı hissediliyor veya kuyruk sokumunuz ağrımaya başlıyor. Bu tip ilk ağrılarda yapmanız gereken hekime başvurmaktır. Diğer ağrı ise kronik ağrı dediğimiz yani artık uyarı olmaktan çıkan doğrudan doğruya hastalık olarak kabul edilen türüdür. Kronik ağrı ise başlı başına hastalıktır. Kronik ağrı hastalık olduğu için tedavi yöntemleri doktor tarafından geliştirilmelidir. Kronik ağrılar uzunca süren ve bazı dönemlerde tekrarlayan ağrılar olarakda basitçe tanımlayabiliriz.
Ağrı psikolojik mi yoksa fizyolojik mi?
Genellikle vucüdumuzun herhangi bir bölgesinde çıkan ağrılar nedeni ile çevremiz hemen işi psikolojiye vurabilmektedir. Bu yanlış bir düşüncedir belki o ağrı nedeni ile hastaneye gelerek erken teşhis edilebilir veya olası hastalık için önlem alınabilir. Bu sebeple insanlar uzman olmadığı konular hakkında fikir sunmamalı ve hasta adayı birey uzman olmayan kişilerin söylevlerini kulak ardı etmelidir. Eğer ağrı başlamışsa bunun psikolojik olup olamadığı uzman hekim tarafından belirlenmelidir.
Maalesef bazı durumlarda hastayı tedavi edemeyen doktorların kaçış noktası olarak psikolojik nedenlerden kağnaklı ağrı var denilmektedir bu durum çok yanlış bir tutumdur. Doktor hasta geldiğinde ağrıyı gerçek kabul etmelidir ve ağrının neden olabileceği durumları araştırmalıdır. Yapılması gereken tüm olasılıklar düşünüldükten sonra ağrının psikolojik mi olduğu araştırılmalıdır. Hastanın ağrısı psikolojik olmayıp fakat uzun süre yaşadığı ağrılardan kaynaklı psikolojisi bozulabilir bu durumlar için ağrının kökeni psikolojik değildir. Diğer grup ise somatizasyon psikolojik sorunları ağrı olarak kabul etmektedir fiziksel bir durum yoktur. Örneğin her tarafım ağrıyor diyen hastadan genellikle ağrıdan şüphenilmez. Hasta ilgiyi kendi üzerine çekebilmek için ağrıyı kullanabilmektedir genellikle bu gruptaki hastalar ağırlıkta olarak bayanlardan oluşmaktadır.
Ağrıyı yenmek için neler yapılabilir?
Ağrıları beynen kontrol altına almayı kendimize alıştırmalıyız. Beyin ile ağrıları kontrol altına almak öğrenilebilir ve bunun hakkında eğitimler mevcuttur. Beyninizi belli noktaya odaklayarak ve pozitif düşünerek ağrılarınızı kontrol altına alabilirsiniz. Ağrı eşikleri beyin tarafından kontrol altına alınarak çok kuvvetli oluyor. Bunun sebebi, vücudun ağrıya karşı birçok kimyasal madde salgılaması. Onların içinde belki de en ilginci olan endorfin dediğimiz morfin türevleri. Yani vücut, kimyasal yapısı neredeyse morfinle birebir eşdeğer olan maddeler salgılıyor. Egzersiz yapan insan her zaman daha sağlıklı oluyor. Sonuçta bir sürü kimyasal madde salgılanıyor ve bu maddeler ağrıyı dindirmek için işe yarıyor.
Ağrı Kesicilerin Kullanımı
Ülkemizde yapılan en büyük hatalardan biri yanlış ağrı kesici ve yanlış antibiyotik kullanımıdır. Bunun en yaygın nedeni yakınlarımızın ilaç önermesi veya eczacının ilaç önermesidir. Özellikle eczacının hastalık tanısı koyma uzamanlığı ve yetkisi yoktur. Yani eczacı yanlış teşhis koyabilir doğal olarak yanlış ilaç önerebilir. Eğer kullanılan ilaç işe yaramazsa bunun yerine başka bir ilaç önerilmektedir ve hasta kullanması gerekenden fazla ilaç tüketmektedir. Arenos'un çok güzel bir lafı var: "Her ilaç zehirdir dozu ayarlanmadığı sürece."
Kronik ağrı ile başa çıkma yolları
• Kronik ağrınız olduğu gerçeğini kabul edin.
• Kendinize hedefler bulun, hobi ve toplumsal etkinliklerinizi artırın.
• Kronik ağrı yüzünden kendinize ve ailenize kızmayın, ağrınıza kızın.
• Ağrı kesicileri hekimin tavsiyesine göre düzenli olarak alın. Daha sonra yavaş yavaş kesmeye çalışın.
• Fiziksel durumunuzu en iyiye getirmeye çalışın. Kondisyonunuzu artırın.
• Gevşemeyi öğrenin, gevşeme egzersizlerini düzenli olarak uygulayın.
• Kendinizi sürekli meşgul edin.
• Aktivitelerinizi artırın.
• Aile ve yakınlarınızla sağlıklı ilişkiler kurun.
• Hekiminizle açık ve düzgün bir ilişki kurun.
• Diğer ağrı çeken insanlarla bir araya gelin, onlarla dertlerinizi paylaşın.
• Umudunuzu yitirmeyin.
Kronik ağrının işaretleri
• Öncelikle uyku düzeniniz bozulur.
• Enerjiniz azalır.
• Sinirlilik hali başlar.
• İştahsızlık başlar.
• Depresyon gelişir.
• Gelişigüzel ağrı kesici kullanmaya başlarsınız.
• Ailevi sorunlar baş gösterir.
• Sağlık sistemi ve hekimlerle sorunlar baş gösterir.
• Hasta tıp dışı yöntemlerden, alternatif tedavi yöntemlerinden medet ummaya başlar.
BAŞ AĞRILARI
Vücudun idare merkezi beyindir. Keza bizi hayvandan ayıran "akıl nimeti" nin merkezi de beyindir. Dolayısıyla ister fiziksel ister psikolojik olsun, her türlü rahatsızlığımızda en evvel etkilenecek olan organımız beyindir, insanların en fazla şikayetçi oldukları ve doktorların çare bulmakta zorluk çektikleri hastalığın "baş ağrısı" olması da bundandır.
Üzülürüz başımız ağrır, sinirleniriz başımız ağrır, üşütürüz başımız ağrır, ateşli bir hastalığa yakalanırız başımız ağrır, kulağımız iltihaplanır başımız ağrır, yoruluruz başımız ağrır ve hakeza... Kısacası vücudumuz fizyolojik ve psikolojik tüm sistemleriyle dengede olmalı ki başımız ağrımasın.
Baş ağrısı ve ağrı insanlık tarihi kadar eski olan ve tıbbın çözüm bulmaya çalıştığı konulardır. Baş ağrılarının yüzde 80-90 sebebi migren ve gerilim tipi ağrılardır.
MİGREN
Yarım baş ağrısı anlamına geler. Çeşitli uyaranlarla (stres, yorgunluk, açlık, tokluk, gürültü, sigara dumanı, bira ve şarap gibi alkollü içecekler, eski peynir, aşırı çikolata yeme, konserve gıdalar, pastırma, sos vs) orta beyin bölgesindeki hassas alıcı bölgeler tahrik edilir. Buradan salgılanan çeşitli kimyasal maddeler ise damarlar çevresini etkileyip beyin yüzeysel damarlarda önce bir daralma ve sonra bir genişlemeye sebep olarak dayanılması zor ağrının tetiğini çeker.
Migren başlıca iki tiptir: Klasik ve yaygın. Bunların dışında çok nadir olarak oftalmoplejik, hemiplejik, retinal, basiler tipte olanlar da vardır.
Belirtileri
* Baş ağrısı 4-72 saat sürer.
* Fizik aktivite ile artar.
* Genellikle başın bir tarafında odaklanır.
* Zonklayıcıdır.
* Bulantı, kusma, ışığa ve sese tahammülsüzlük olur.
Ayrıca haberci belirtiler olarak şunlar sayılabilir:
* Yanıp sönen noktalar, ışık parıldamaları.
* Yüzde, kolda, el parmaklarında iğnelenmeler,
* Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik.
* Aşırı neşelenme, kendini enerjik hissetme.
* Özellikle tatlı gıdalara karşı iştah artışı.
Bazı ilaçlar (kalp, tansiyon ve doğum kontrol ilaçları) nöbete davetiye çıkarabilir. Özellikle hanımlarda muayyen günlere yakın veya hamileliğin ilk üç ayında ağrılar artabilir.
Ayrıca migrenin soya çekimle de ilgisi vardır.
Tedavi
1- Kriz anında kullanılan ilaçlar (aspirin vs.)
2- Koruyucu (krizin gelmesini önleyici) tedbirler. Hastanın ağrı korkusunu giderir. Ayda birkaç defa gelen krizlere karşı kullanılırlar.
Alternatif tedaviler (masaj, relaksasyon, akupunktur) yine uygulanan usullerdir.
GERiLİM BAŞ AĞRILARI
Stres asrının insanoğluna yüklediği rahatsızlıktır.
Belirtileri:
* Günlerce devam eder.
* Başın bütününde ve ense bölgelerinde barizleşir.
* Fizik aktivite ağrıyı arttırmaz.
* Günün ilerleyen saatlerinde ağrı artar.
* Ağrı sebebi ve günlük aktiviteler bozulmaz.
* Ağrı boyun ve sırta doğru yayılır.
* Hastalar çökkün (depresif) yüz ifadesine sahiptir.
Tedavi
Migrenden farklıdır. Kas gevşeticiler, sıkıntı ve kaygı gideren ilaçlar daha yararlıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder