Bir
kadın gittiğinde...
➤Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.
➤Onlar bir gün
çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:
➤Mutfaktaki dolap,
perdeler, kavanozun içindeki eski düşmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler,
dolap diplerindeki kurdeleler...
➤Sabah
karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
➤Bir kadın
gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
➤Sık sık boynunu büker "sarıkız".
➤O teki kalmış
eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
➤Balkon artık
sessizdir, koridor kimsesiz.
En Önemlisi Bir kadın
gittiğinde...
Bir kadın
gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir aşır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı,
bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok
olur bir kadın gittiğinde.
*
"Güzin Abla
gitti..." dediklerinde, kaç kişinin gittiğini ve arkasında kalan "yetimlerini"
düşündüm.
O benim dostumdu.
Dün Feyza’yı
arayıp başsağlığı diledim.
O canımın
sıkıldığı gün telefonda "Sana gelen bana gelsin" diyen sesini hiç unutmamıştım.
Yine ıslandı göz
pınarlarım, ben dahi yetim kaldım.
Sözcükler yetim
kaldı.
Hep böyle olur;
bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki
"Dikkat et..." duyulmaz, annesi gitmiştir "geç kalma" nın.
Kadınlar,
arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.
Bir kadın
gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde
Pek çok "yetim"
bırakmıştır arkasında.
Bekir COŞKUN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder